30 Ekim 2010 Cumartesi

Yine Bana Yollar...

Yine yol göründü bana. Ertlelendi ertelendi yine bu zamana kaldı. Arayıp süre istedim. Hem de denk geldi iyi oldu. Şu n çok acelem var. Farkettiysen yine saat gece 2'yi geçti ve benim ders az önce bitti. sabah erkenden yola çıkıyorum. Birkaç gün yokum. O yüzden veda yazıı oldu şimdilk. Orda internet imkanı bulursam yazarım belki. Nolur dua et bana. Bu sefer elimde belgemle döneyim, herkese müjdeli haberi vereyim. Hadi işim rast gitsin. Ben şimdilik kaçıyorum. Yine çok yorgunum. biraz olsun uyuyayım. Hadi hayırlısı. Enteresan ve yine o yorucu tempoda bikaç gün beni bekliyor... bu sefer yalnız değilim ama...

29 Ekim 2010 Cuma

Saat yine gecenin bir yarısı, ve ben yine ders başındayım...

NE kadar sıkıldığımı sana hangi kelimelerle tarif edeyim bilmiyorum. Bu yazıyı okumaya başlayan, tipik bir bıkkın öğrenci modeli sanacak beni.. Oysa beni birazcık tanısalar.. Bu öğrenciliğin suyu çıktı zaten artık. Tembellikten sınıfta falan kalmadım, aksine fazlasıyla okudum, okumaya da devam. Ama yaşıtlarım neler mi yapıyor? çoktaaaan işini buldu, eşini buldu, çocuğu bile olan var, düzenini kurmuş, bir yol tutturmuş gidiyorlar. bense hala kendimi yormakla meşgulüm. oysa bir daha bugünler gelmeyecek, bu yaşta olmayacağım bir daha. şimdi sevdiceğimle beraber olmak varken, hayatın tadını çıkarmak varken hala okumakla uğraşıyorum. ha zorla mı okuyorum. hayır tabiki. kendi isteğimle bu haldeyim. ama ben sonunun böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. onca yıllık emeğimin karşılığı ne zaman gelecek? başladığıma pişman mıyım?...... söylemeye korkuyorum ama bilmiyorum, belki pişmanım, belki değilim. bildiğim tek şey var. Rabbimden her zaman hayırlısını istedim, demekki hayırlısı böyleymiş. bunları yaşamam gerekiyormuş belki de. sabrediyorum bende. biliyorum ki sonu selamet. umuyorum ki tüm bunlara değecek. inanıyorum ki onca dua karşılıksız kalmayacak. ve ben müjdeli haberleri en kısa zamanda vereceğim... biraz daha sabır. çok az kaldı inşallah...dua ile...

26 Ekim 2010 Salı

Kına Gecesi Dönüşü İş Başvursu Hazırlığı

Dünkü misafirlerden sonra sabah temizlikle açtık gözümüzü. komuşular geldi sürekli. sona caanım arkadaşım, dert ortağım herşeyim bitanem geldi. yine dertleşme seanslarımızdan birini gerçkleştirdik. geleceğe dair umutla hayaller kurdk. yarın okula gidiyoruz. ve akşam geç gelen haberle kendimi kına gecesinde buldum. şipşak hazırlandım ki kendimle gurur duydum. kına gecesi güzeldi. mekan ev değil, otel salonuydu. bikaç ay öncesine kadar kesinlikle ev kınasını seven ben, salonda yapılana da sıcak bakmaya başladım aslında. evet evdeki kınalar daha bir samimi oluyor, sıcak olyor, geleneksel oluyor ama yorgunluğu, kargaşası ve evin savaş alanına dönmesi yanına kar kalıyor. imkan varsa salonda kınaya ısındım. tabi öle dandik biyer olacaksa olmasın daha iyi. bugünkü gibi kolonsuz, ferah, dev kristal avizelerle donanmış, modern biyer olmalı:) başka bi arzumuz:) yaşayıp göreceğiz inşallah...(yarın iş başvurusuna gidiyorum. dualarınızı bekliyorum nooolur. uzun zamandır beklediğim, çook istedğim bir iş. inşallah şans bu sefer bana güler, şu sıkışık zamanımızda occa sene okuduğumun karşılığını alıp işe başlarım, kendi paramı kazanırım da aileme bi nebze olsun yardım edebilirim inşallahhh. amin...)

25 Ekim 2010 Pazartesi

Misafir-ders-yorgunluk-belirsizlik-umut-dua

İki gündür temizlik, pasta hazırlıklar sürüyordu. Yeni perdemiz de geldi ve odanın dekoru tamamlandı. Herşey hazırdı akşam için. Kuaföre gidip sade bir at kuyruğu yaptırdım. Eve geldim işler bitmemişti. Tabaklar, çanaklar, meyveler, çerezler hazırlandı. Sabahşarza koyduğum foto makinası ve kamerayı da hazırladım. Geldi misafirler ve maraton başladı. Kuzenler sağolsun çok yardımcı oldular, sayelerinde çk da yorulmadım. Yeni ciciler geldi, fotolar çektik. Güzel bir akşamdı. Sadece kuzumun eksikliği hiç içime sinmedi. ama kısmet napalım. herkes gitti ve ben yine pc'mle, maillerimle başbaşa kaldım. Neymiş ingilizcem çok eksikmiş. Profesyonel bulamıyorum ne yapabilirim acaba??? Ayrıca uzattıkça uzatıyor hocam. bugün son gün olmasına rağmen hala teslim edemedim. dşg den sonra basıma girecekmiş çünkü kitaplar. o zamana kadar düzeltebilirmişim yazımı... artık şaşırmaz oldum. yine yola gidebilirm grndmther la. sıkıldım ama ben ya...

24 Ekim 2010 Pazar

Gecenin 3buçuğu. Ve hala ders başındayım...

evet üşenmedim bu yoğunluğumun arasında buradayım. Çok bunaldım biraz olsun rahatlamaya ihtiyacım var. Gerçi klavyede yazmaktan parmaklarım kollarım ağrıdı ama olsun. Burda yazarken ağrımıyo ehuehueeh:P yeter mi acaba artık bu gecelere kadar ders olayı. Tam 5 aydır mezun olmak için çabalıyorum gece gündüz, ama hala olamadım. Aslında prosedür olarak son 1 haftam kaldı. Mezun oldum oldum. Daha da gitmem okula falan. Yarım çook önemli günlerden biri. Birdürü birsürü misafir gelcek. ciciler giycez yine süslencez. Bugün paso temizlik, pasta yaptım zaten. Abim kapıyı üstüme kilitleyip gitmiş iyi mi:D evde de anahtar bulamadım. kaldım öylece köle gibi çalıştım tüm gün. Şimdi de dersim varrr. Sabah yapamadım tabi yine kaldım bu saate. Ama mecburdum napiim. Neyse ben artık uyusam iyi olacak. Yarına çook enerji lazım. Hocama mail de yolladığıma göreee. hadi bana Baş başş...

22 Ekim 2010 Cuma

Siyah - Beyaz Duvar Saatleri

Bunları istiyorummmm:(( Tamam hepsini değil, birine de razıyım... 

   
DEKORATİF SİYAH DUVAR SAATİ Rakamlar





Ürün resmiİlginç Duvar Saatleri

   
KelebekTasarımSiyahAynaDuvarSaati(1+9)

Kıssadan Hisse...


Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip:

"Oğlum" der, "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir."

Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar.

İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar . Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.

İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.

Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, "Bu" der "benim semerlere iyi süs olur. Bundan "kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm."

En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?" diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. "Buna kaç lira stiyorsun?" Öğrenci sorar:

Siz ne veriyorsunuz?"
"Ne istiyorsan veririm."
Öğrenci, "Hayır veremem." diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
"Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim."
Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.

Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler..

Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.

Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?"
Öğrenci: "Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum,kafam karmakarışık" diye cevap verir.

Bilge hoca çok kısa cevap verir: "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve o değerini bilenin yanında kıymetlidir."

Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır.

Mesele kuyumcuyu bulmaktadır...

İşte, aşkta, arkadaşlıkta, yaşamın her anında gerçek kuyumcuyu bulmanız dileğiyle....

21 Ekim 2010 Perşembe

Çok Şeker Yastıklar

Bu yastıklar gerçekten çok şekerler. Şu dondurma, cupcake, şeker şeklindeki yastıklara bakın.
Yumurtayı hiç sevmeyen ben bile bu yastığı görünce sarısına ekmek banıp yemek istedim:)

Genç kız odaları için ideal kırmızı ve pembe dudak yastıklar

Bu da genç erkekler için ideal hoparlör-kulaklık yastık seti

Mmmh. Nefis donut yastıklar...

Petit Beurre yastık. Sevgili tuba çetinkaya'nın blogunda gördüğümde çok hoşuma gitmişti:)

Gül yastık. Çok şik. Kullandığınız mekana çok ayrı bir hava katacaktır.

En ilginçleri de bu iki fotodaki yastıklar olsa gerek:)) Dizinde uyuyacak kimsesi olmayanlar için:) Diğeri de uzaktaki eşini özleyenler için:)


Masum İncilerden Hediye Kampanyası

Mutlaka inceleyin. katılmadan edemeyeceksiniz.
http://masumkedi87.blogspot.com/2010/10/masum-inciler-pazarlandcom-kampanyas.html

20 Ekim 2010 Çarşamba

Zirveye 1 Basamak Kala...

Yine çok yoğun geçen iki günün ardından burdayım. İkisiz de birbirinden farklı yoğunluklar ama. Dün bambaşkaydı, yüzükler, pastalar, fotoğraflar, videolar, çiçekler, çikolatalar. aynı günün gecesi başlayan yolculuk maratonu. Sağanak yağmurlu bir başkent gününde enstitiü, üniversite, kampüs, bölüm, aşti arası koşuşturmaca. sırılsıklam oldum ve dondummm. hasta olmazsam iyidir. sonuç ne ? malesef hüsran. bu sefer de olmadı. ama bir basamak kaldı finale biliyorum. artık kesin bitecek inşallah... (geldiğimde oturma odasında sürprizler beni bekliyordu:)

15 Ekim 2010 Cuma

Şu Hediyelere Bakın!!!

İnanılmaz bir hediye kampanyası daha. Mutlaka ama mutlaka bakmalısınız. İşte linki
http://gulininpenceresi.blogspot.com/2010/10/artmodel-dekorasyon-urunlerinden-4.html

daha vaktiniz var. son katılım 12 kasım. Bol şans...

Herşey mi son güne bırakılır!!

Dün gece yine fenaydım. Uykusuz geçen, deli gibi dakikaları sayan, bir an evvel bitirip mail ile yollamaya çalışan, beli ağrıyan, üşüyen, acıkan, bilgisayara bakmaktan gözleri fecii acıyan ve kıpkırmızı olan, ne vardı sanki iki gün önce başlasaydım diyen, nolur son gün yarın olmasın ertelensin diye dualar eden, maile gelecek cevapta fırçalar geleceğini düşünen, başkaları nelerle uğraşıyor kendine bak diye diye üzülen... bir ben vardı.
Sabrettim, sabrettim ve yine sabrettim. Hemen mail yolladım ve gecenin bir yarısı uyuyabildim. sabah canım arkadaşım hasta olduğu için onu ziyarete gittim. geldiğimde yengem vardı, yemeğe kaldı. az önce mailime baktım. Son gün bugun değilmiş, ertelenmiş:DD çokşükür dedim. ve bloğa daldım. ama sıkıntılar bitmiyor. en geç 28 ekimde halletmem gereken kontol işi, bana özel bi durum olan kayıt işlemini yeniletmemek için bir an evvel halledilmesi gerekiyor. ama okula gidemiyorum:((( hayırlısı olsun. bir sorun çıkmadan çıkışımı elime alayım inşallah...

14 Ekim 2010 Perşembe

Bu Çantaya Ba-Yıl-Dıııımmm... Benim Olsun Nooolur...

Kızlaar hadika bi hediye çekilişi daha. Çok ama çok şık ve gösterişli leopar desenli bir çantaaa ve çok amaçlı kot kumaştan gül anahtarlık. Bana çıkmalı bana çıkmalıııı:((( haydı buyrun siz de şansınızı deneyin. http://balgozlukiz.blogspot.com/2010/10/hediye-isteyen-var-m.htmlhak eden kazansın. ehuehuehu:D

13 Ekim 2010 Çarşamba

Ders Ders Ders.. Bıktım...

Yeter bu kadar dimi ama? Benim artık bambaşka şeylerle uğraşmam gerekirken hala ders yapıyorum. Tam bitti derken yeniden bişey çıkıyor. Şu çıkışı elime almadan bana gün yüzü yok anlaşılan. Bide kolokyum var tabi. Extra oldu bana. Bu gece yine uyku yok bana. Eee ben bi gecede neler üretirim defalarca örneğini gördük. Bugün de o verimli gecelerden biri olur, sabaha 10 sayfalık bildirim bitmiş olur umarım:P biraz zor ama 5 sayfası bile bitse benim için kardır. Daha hocam okuyup düzeltmeleri yapmamı isteyecek. Yine sıkıştım. Fazla gevezeliğe gerek yok. Benim daha önemli işlerim var. Başlıyorum, başlıyorum, baaaş-laaa-dım...

12 Ekim 2010 Salı

Yine Cici Hediyeler:)

LANCOME yüz temizleyicisi, siyah rimel ve siyah kalem. Süper. Kaçırmayın... işte adresi http://minetozanlioglu.blogspot.com/2010/10/hediye-almak-gibisi-var-m.html
Bol şans...
Ooof of. Evet sıkıcıydı, evet monotondu, ama bundan daha iyiydi belki. evet değişim istedim ama bunu değil. eskisinden de zor oldu herşey. evde bir telaş demiştim. aynen devam. teker teker eşyalar yenileniyor. girişteki hol, aynalar, tablolar, askılıklar, halılar, masa, sehpa... ne varsa. bi koltukları zor zaptettik. ha kötü mü oluyor, hayır tabiki herşey yenileniyor ama, işte ama... zar zor olunca pek de zevkli olmuyor. neyse. okula da gidemedim. ama yarın uğramak istiyorum artık. çünkü gitmek istemediğim biyere davet edildim. bunu bahane ederek o daveti kabul etmeyeceğim. belki sonra. hele bu ruh halinde hiç gitmemem daha hayırlı. belki kalp kırabilirim. hiç sanmıyorum da. olan olur, laflar söylenir, mesafe koymaya karar verilir ama ertesi gün hepsi unutulur. unutulmaz da, kalp kırmamak için unut-muş gibi yapılır. senin kalbin kırılsın umur değil nolcak boşveeer, yeter ki başkalarını kırmayım! neyse. bugün bi avize gördümmmmmmm... oyy oy. benim olmalısın. bide masa sandalye takımı, şirin bi portmanto, çook şirin bi puf, çok klas leoparlı bi halı, harika bi saat ve ayna-konsol takımı:((( Rabb'im tüm bunları kendi evime almayı nasip eder inşallah, tez zamanda hayırlısıyla. (Bugün canım arkadaşım taaa Amerika'larda benimle uğraşmış rüyasında. Ben evleniyormuşum ama çooook mutluymuşum. annem de çoook mutluymuş. herkes mutlu mutlu benim eşyalarımı taşıyormuş, evimi yerleştiriyormuş:)) Hayırdır inşallah. Rabb'im bana da böyle rüyadaki gibi, beklediğime değecek şekilde mutlu mesut hayırlı uğurlu gönlüme göre sevinçle evlenmeyi, mutlu yuvamı kurmayı nasip etsin inşallah. Aminn...)

11 Ekim 2010 Pazartesi

Ne zormuş bu söz-nişan olayları. Daha benim başıma gelmedi ama ikinci planda olan biri için bile zorlukları gayet net görülebiliyor. Evin içinde bir telaş, herkes stresli, herkesin beyninde planları var ama kimi birbirine tutuyor, kimi tamamen zıt. Ortak noktada buluşmak bu kadar mı zor. Kimse birbirini kırmadan üzmeden hayırlısıyla bu işin de altından kalkarız umarım. Daha yolun en başındayız. Nişan, hediyeler, kıyafetler, ev işleri, mobilyalar, düğün, yemek... Düşüncesi bile yoruyor. Evet tatlı telaşlar bunlar ama her kafadan ses çıkınca işler arapsaçını bile geçiyor. Bakalım neler bekliyor bizi önümüzdeki günlerde. Yarın okula uğramayı düşünüyorum. Ne zamandır gitmedim, hocalarımla görüşmem lazım. Şunun şurasında kolokyuma 28 gün kalmış. Bazen neden yaptım şu yüksek lisansı diyorum ama, sonra da hem vardır bir hayır diyorum, hem de bunca stres içinde kafamı başka şeylere vermem gerektiği için buna da şükür diyorum. Sanki çok eğlenceli bişeymiş gibi hala okumak, ders yapmak, ödev yetiştirmek, sunumlar hazırlamak. Üstelik okulun başka şehirdeyken... Neyse, yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim. Çok yakında burdan müjdeli haberi vereceğim... (Esas bomba haberi vermek için sabırsızlıkla bek-li-yo-rum...)

10 Ekim 2010 Pazar

Merhaba Blogcular...

Uzun zamandır çeşitli blogları takip ediyorum, tanıdığım, tanımadığım birsürü kişinin hayatını, neler yaptığını okuyor, hayatın binbir rengindeki yaşamları görüyorum. Gerek halime şükrettim, gerek (itiraf ediyorum)kıskandım bu gerçek hayatları. Kısa süre önce de kendimi blog tasarımı yaparken yakaldım.. Kafamdan postlar yazıyordum olmayan bloğuma, resimler ekliyordum hayalimde. Bugün verdiğim ani kararla blog olayını gerçekleştirme kararı aldım, ve burdayım.. Blogumun isminden de anlaşılacağı üzere 19 yılını okumaya vermiş, yüksek lisansını yapmış, ama hala emeğinin karşılığını alamayan bir işsizim malesef. Umarım blogum şans getirir bana.. Her yönden mutlu şeyler yaşarım, iyi haberler veririrm buradan sizlere. Hadi hayırlı olsun:))